30 Aralık 2012 Pazar

Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl sizlere kutlu olsun...


Image and video hosting by TinyPic

2012 muhteşem bir yıl değildi ama ölmedik çok şükür hayattayız. Yani Mayalar yalancı mı çıktı? :) Yeni yıl herkese umut ettiği güzellikleri getirsin. En, en başta sağlık, sonra bol para ve dileyene aşk getirsin. Hep aynı şeyler işte. Olana kadar dilemekten vazgeçmeyelim, belki denk gelir, evrende bir yerlerde duyulur dileklerimiz gerçek olur.


İyi Seneler Herkese. 2013'de çok çok mutlu olun, daha da mutlu olmak için beni okuyun :P

 
Devamını Oku

18 Aralık 2012 Salı

Gördüklerim, yaptıklarım vs.

Bu aralar gözüme çarpan, bana hoş, ilginç gelen şeyleri paylaşmak istedim. Bazen diyorum ki, kime ne benim yazdıklarımdan ama ben, benim gibi sıradan insanların önerdiği-takip ettikleri ile ilgileniyor ve bilmediğim şeyler görüp-öğrenebiliyorum.Bazen insan gözünün önündekini bile fark edemiyor. Belki ben de birilerinin dikkatini çekecek bir detay yakalarım. Zaten, yüksek alım gücü olan, zengin ve ünlü isimler hem bana uzak, hem de zevkime hitap etmiyor :) Çok elitim kahretsin :P 

Geçenlerde, yağmur yağmıştı yine. Hemen sonra bu manzarayı gördük. Evin için de elimde telefon kardeşimin peşinde koştum, çeksin diye. Benim çektiklerim kötü oluyor da :)

 

Kadıköy'de balıkçılar çarşının içinden geçerken bu zeytinleri gördüm. Yeşil zeytin severim zaten ama bunlar özellikle canlı ve lezzetli görünüyordu.



 
Arkadaşım burada o kadar güzel anlattı ki bu keki. Çok canım çekti. Zor bulunuyor o yüzden almışken, bir kaç tene aldım son seferinde. Limon kokusu yoğun ve krema ile yapınca, çok yumuşak bir kek elde ediyorsunuz. Benim için fazla şekerli, o yüzden çok sevemedim ama ev halkı bayıldı.



Image and video hosting by TinyPic

Bunu Koçtaşta tesadüfen gördüm ve bayıldım.Ufak bir dokunuş ile evinizi nasıl farklı kılıp, kişiselleştireceğinizin bir örneği. 


Image and video hosting by TinyPic


2009'da yazmıştım blogda Vav kolye istiyorum. Bugünlerde her yerde Vav şekilli takılar var. Ben 4 yıl önce keşfettim. Yeni moda oldu. Moda öncüsüyüm işte söylüyorum :)  Bu bilekliği tesadüfen pazarda gördüm. Tam istediğim gibi, üstelik sadece 15 TL idi. Diğer güzelliği de İlkaycım hediye etti. Sana ne alayım diye kıvranıp duruyordu. :) Madem soruyorsun, Vav kolye isterim dedim. Maalesef zinciri kısa geldi, yeni zincir aldım o da olmadı. Ben de bunu da bileklik olarak kullanmaya karar verdim. Aferin bana :)




Son olarak Kadıköy şekerci Cafer Erolda gördüğüm bu şekerden yılbaşı ağacını paylaşıyorum. Yeni yılın gelmesine yakın, vitrinler güzelleşiyor. Yılın bu zamanını seviyorum :) 

Image and video hosting by TinyPic
Devamını Oku

10 Ekim 2012 Çarşamba

Yitirmeli ne varsa...

Image and video hosting by TinyPic

Başlamalı yeniden diyor, Sezen Aksu bir şarkısında. Ben de işten ayrıldım bu sözlere sığınıp. Çok kısa sürede özellikle zihinsel açıdan çok yıprandım. İşten, iş yükünden değil de karmaşadan, belirsizlikten ve ne yaparsam yapayım asla yeterli olamamaktan yoruldum. Tabii aslında bu, yöneticilerin daha çok çabalaman için yaptığı basit ve amatör bir taktik. Ben işimi çok düzgün yaptım, hiç bir pişmanlığım yok. Hatta minnetarım işverenlerime. Eğer bu 6 ay süresince uğraşacak bir şeyim olmasaydı, yas sürecini atlatamaz çok büyük bunalımlara girerdim. Güzel insanlar tanıdım. Yüzüne gülüp, arkandan iş çeviren insanların her koşulda var olduğunu da gördüm. Ailemin varlığına şükrettim binlerce kez. Çünkü onlar olmasaydı, bazı şeylere katlanmama şansım olmazdı. Dolayısıyla mutsuzluğum katlanarak artardı her geçen gün. Bu sayfada burada kapandı. İyi dileklerle ayrıldım iş yerimden. Umarım en kısa sürede bir düzen oturtur, hak ettikleri yere gelirler. Ben şimdilik Nisandan beri ertelediğim şeyleri yapacağım, biraz evde oturup, sonra iş arayacağım. Her şey kısmet. Bir kapı, kapanırsa bir diğeri açılır derler, yaşayıp göreceğiz. Bana şans dileyin :)
Devamını Oku

20 Haziran 2012 Çarşamba

DIY Kartvizit :)



Aslında pek DİY - Kendin yap sayılmaz ama çalıştığım yerde henüz bir kartım yok. Ben de geçen gün Kadıköy-Limanda bunları gördüm. Sadece 2 TL çok beğendim. Kendi kartını kendin yaratabilirsin böylece... Ama sorun şu ki ben bunları kıyıp kimseye veremem ki :)
Devamını Oku

17 Haziran 2012 Pazar

Nerede? Orada? -İşimi sevmedim yazısı- :)

Ben işe başlayalı 3 ay olacak. Bu 3 ayın ilk 2 ayı 'deneme süresi' olarak geçiyordu. Bu işi çok istemiştim, kovaldım biraz. İlk seferde olmadığı için çok üzülmüştüm. Aslında işe alım süreçlerinden ne derece profesyonel olduklarını anlamalıydım. Belliydi ama önemesedim. Kafamı toparlamam gerekti ve işler kapımda sıralanmıyordu. Hala sıralanmıyor ama önemli değil.

Bir dosyanın, herhangi bir şeyin bilgisayarda ya da ofiste yerini sorduğumda aldığım cevap: 'Orada'  Orası neresi hiç bir fikrim yok. Herşey tam bir kaos ve ben patlamak üzereyim. Abarttığımı düşünen olabilir ama ancak içine girince anlaşılıyor bazı şeyler.


Bütün bunlar yetmezmiş gibi; mayıs ayı ortalarında, pazarlama direktörümüz ayrılacağını açıkladı. Bundan sonra yurtdışında yaşayacağı için, hazırlıklar vs. gibi sebeplerle ayrıldı. Ancak bir toplantıda şaşırdığımızı söylediğimiz de, kendisinin şaşırmadığını 6 aydır böyle bir planı olduğunu söyledi ki işe başlayışı zaten o kadar. Henüz bu haberi sindirememişken, çok tatlı diye düşündüğüm asistanı olduğum hanım ayrıldı. 

Bunu duyduğumda neredeyse ağlayacaktım zaten. Benim işe alınmam onun iş yükünü hafifletmek içindi. Fakat hiç beklemediğim bir anda daha kimseye ve hiçbirşeye alışamamışken iş yüküm 2 katı artması beni çok zor durumda bıraktı. Sadece benim değil Pazarlama asistanı arkadaşın da aynı şekilde. 2 kişi 3-4 kişillik iş yapıyoruz. Aynı ofiste çalıştığım bu iki kadını ben çok sevmiştim. Her ikisi de bana bir kez bile sesini yükseltmedi. Kendimi kötü hissettirmedi. Sorularımı hiç yanıtsız bırakmadı. Onlar gidince herşey daha karmaşık ve kötü bir hal aldı. Onların zamanında da vardı bu sorunlar. Sonunda gittiler zaten.


Geçenlerde rutin sabah toplantılarımıza 5 dk geciktiğim için, azar işittim. Aslında ihale bana kaldı. Çünkü 9 olan mesai saatinde kimse bina da değildi.Yol parası vermedikleri halde 2 vesaitle gidiyorum. Tek bir otobüs var o bölgeye giden onun da saatleri seyrek ve trafiğe takılıyor normal olarka. Onu beklersen 9,30 10 dan önce işte olamam. Bende minübüse biniyorum. Haliyle 5-10 dakikalık gecikmeler olabiliyor. İstanbul burası!

Bir tarafım büyüyecekler bunlar sabret diyor. Diğer yanım bunlardan hiç bir şey olmaz diyor.  Stresten uyuyamıyorum. 1 yıl vardı kafamda. Ne olursa, olsun demiştim. Ama bütün bunları hayal etmemiştim. Peki 1 yıllık ömrüm var mı? Zaman çok hızlı geçiyor ve aklımda hep aynı cümle 'Hevesin olsa paran olmuyor, paran olsa hevesin'.

Büyük başların yanında, küçük başların da, yetki sarhoşu olduklarını bilemezdim. Çok genç çalışanların ne maddi, ne manevi anlamda doyuma ulaşamadıkları, sırf cv de meşhur XX kişinin yanında çalıştım yazmak için orada oldukları bir yer... Cehalet sadece okumakla olmuyor cidden. Nasıl, konuşacağını, nasıl davranacağını (sadece bana değil kendi işleri ile de ilgili) bilmeyen insanlar dolu. Eh biraz ucuz etin yahnisi hesabı.


En kötüsü küçük hesaplar yapan yöneticiler. 1 ay oldu bir kartuş aldıramadım yazıcıya. Düşünün gerisini. Benim bulunduğum ofiste her dakika çıktı alıyoruz. Kağıdın bitmesi, kartuşun bitmesi işlerin aksaması demek. 4 kez söyledim yedekli gidelim dedim. Yedek var dediler. Bugün istedim YOKTU. 

2,5 ayda 6 kişi işten ayrıldı. En son ön büroda çalışan arkadaşımız istifa etti. İnsan bir oturur düşünür? Neden bu sirkülasyon diye.Yeni bir telefon aldım. Onun taksitlerini bitirince bende çıkacağım. Ama ondan önce bir süre daha dayanacağım bu egosu kendinden büyük insanların işinde. Düşünmek istemiyorum sonrasını. Bana şans dileyin.

Döktüm içimi rahatladım biraz. Varsa sonuna kadar okuyan birileri. TEŞEKKÜR EDERİM :)
Devamını Oku

15 Haziran 2012 Cuma

Görüntü var ama tad yok :)



Geçen Pazar arkadaşlarla Cevahir AVM'ye gittik. Bizim hep gittiğimiz Sofia diye bir mekan var, bir zamanlar makarnaları iyi fiyatları uygundu. Fiyatları hala çok uçuk değil ama makarnaları da, tatlıları da çok bozuldu. Yaşlıca bir garsonları var bir şey isteyince, yerinden zorla kıpırdıyor. Gelsem miiii? Gelmesem miii? diye :) Son gittiğimizde öyle değildi ama hakkını yemeyeyim. Yemeklerimiz yedik. Büyük bir umut ve iştahla çilekli tart söyledim ama sonuç hayal kırıklığı oldu. Tartöletin içine krem şantiyi basmışlar, çileklerin üzerine hazır şurup mu ne öyle şeyle var ya ondan basmışlar. Tabağı tarttan daha fazla beğendim zaten bu yazının amacı da tabağı göstermek :) Çok şirin değil mi?
Devamını Oku

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Gereksiz bir bilgi :)

Bir şey hissettim ufaktan gerek yok ama söylemek isterim ki blogumda istatistik programı var. Kim gelmiş, ne kadar kalmış, ne indirmiş görebiliyorum. :) Söyleyeyim dedim ;)
Devamını Oku

20 Nisan 2012 Cuma

İşte geldim, buradayım :)


Öncelikle, blogda son birkaç yazı sadece reklam olduğu için özürlerimi sunuyorum. Ama mazeretim var. Çalışmaya başladım ben  :) Şimdilik her şey yolunda gidiyor. Çevremde çok sorunlu, egosu yüksek insanlar yok. Yani benim direk muhatap olduğum kişiler öyle değil en azından. Karşılaşmaktan en çok korktuğum şey buydu. Bu işi biraz kovaladım diyebilirim. En başta olmadı sonra bir şekilde bana geri döndü ve iş benim oldu. Hem de hiç beklemediğim bir anda. Ücreti, iş tanımı falan çok iyi değil ama kötü de değil. Şu dönemde ne olursa olsun kafamı toparlamak, hayata devam edebilmek için bir işe, bir uğraşa ihtiyacım vardı. O yüzden hiç bir şeyden şikâyet etmemeye karar verdim. Henüz işi ve işleyişi çözme aşamasındayım. 1 hafta sonra 1 ay olacak işe başlayalı. Ne olursa olsun kafamda belirlediğim süre dolmadan, -onlar beni kovmadıkça- ayrılmayacağım buradan. Tabii ki hayatın kötü sürprizleri ile karşılaşmayacağımı varsayarak böyle söylüyorum. Hayatımı düzene sokmayı ve dizilerime, bloglarıma dönmeyi umuyorum en kısa zamanda. Bir kapı aralandı bana çok şükür. Daha başka kapıların açılmasını umut ediyorum. Bana şans dileyin olur mu? Artık benim zamanım başlasın, iyi şeyler olsun. En kısa zamanda keyifli paylaşımlarda görüşürüz umarım diyorum :)

Devamını Oku

25 Mart 2012 Pazar

Cervantes kızlarıyla bir gün :)


Perşembe günü İspanyolca kursundan tanıştığım Cervantes Kızları ile buluştum. Güzel geçti, birimiz beklediği staj haberi vardı gelmemişti. Dün mail attı uğurlu geldiniz akşama telefon geldi. Staj başvurum kabul edilmiş dedi. Almanya'da okuyuyor bu arkadaşımız. Genç birazcık bizden :D Burada ki Cervantesi bitirdikten sonra Almanya'da devam etti. Yalnız ilginç olan şu ki, standart olması gerekn kur ücretli Almanya'da buradakinin yarısı. Çok bozuldum cidden. Bu sonuçta kültür merkez ticari amacı arka planda olmalı ama söz konusu Türkiye olunca hiç bir şey eşit ve adil işlemiyor :( Taksimde buluştuk, pasajları gezdik. Epeydir gitmemiştim biraz turist tavrıyla bakındım etrafa ha ha ha :) İlginç olan bir şey oradaki gözlüklerle eşyalar vs ile resim çektirmek istiyorsanız 1 TL ödemeniz gerekiyor. Valla ne oluyor diye bik biklemelerindense, para istemelerini tercih ederim. Sanırım kızlar bana da uğurlu geldi. Bakalım göreceğiz :)
Devamını Oku

10 Mart 2012 Cumartesi

Mevlüt in Altın Günü Out :)

Ben mevlütleri hiç sevmem aslında. Çok kasar beni, mutlaka bir oda bir yer bulup kaçarım biraz da olsa. Acıklı olması için söylenen ilahiler, komik gelir bana. Çünkü bugüne kadar bunu içtenlikle okuyan bir hocaya rastlamadım. Nurlar içinde yatsın babaannem sağlığında çok mukabeleler okuttu Ramazan aylarında. Mevlütlere katıldım çocukken mecburen. Üzgünüm, hala bu gerçek olmayan duygusallık karşısında gülmemek için kendimi tutuyorum. Bugün 8 yıl önce rahmetli  olan eniştem için kuzenimin evinde bir mevlüt vardı. İlk kez kendi evinde dua okutacaktı kuzenim. Bizde annemle gittik. Dikkat ettim rahmetli kayınpederinin, babaanemin, dedemin, eş dostun isimleri geçti dualarda da, bir tek 2010 yılı sonunda vefat eden kuzenimin adı kimsenin aklına gelmedi. Ben de eve gelince hatırladım. Üzüldüm hayatımızda bir yeri, bir önemi olmamasına. Hiç var olmamış gibi :( Gerçi büyük halam (annesi) burada olsaydı unutmazlardı ama o yoksa zaten çocuklarının da bir önemi yok. 

Babaannemin bir lafı vardı; 'Sabah kuran, akşam kuran gavurun kızı olsun bu evde duran' :) Yani bir olayı fazla sıklıkla yaşadığında, ya da bir yemeği çok sık yediğinde bıkkınlık verir ya insana buna benzer durumlar için söylenmiş bir laftı ama şu aralar aklıma geliyor tam anlamını buldu diyebilirim :))

O kadar geç gittiğim halde (bu sefer kasten geciktirdim annemi de) yine de dua okuma kısmına yetiştik :) Annem istiyordu gerçi iyi oldu. Metrobüs denen şey nispeten daha hızlı bir toplu taşıma aracı olabilir ama ben sevmiyorum. Hadi ben çıkıyorum merdivenleri iyi kötü de, biraz hasta ya da sakat olanlar asla kullanamaz metrobüsü, çıkamaz o merdivenleri. Neyse bu postun amacı mevlüt şekeri-hediyesini göstermek. Beğendim ben değişik olmuş.. :)



Image Hosting by PictureTrail.com

Image Hosting by PictureTrail.com
Devamını Oku

9 Mart 2012 Cuma

12 tam puan Rusya'ya :))

Allahım şu teyzelerin tatlığına bakın :) Biz tartışa duralım kim gitsin Eurovision'a diye, Rusya radikal bir adım atarak nineleri gönderiyor yarışmacı olarak. Yorumsuz diyorum, daha fazla bir şey demiyorum :)


Devamını Oku

5 Mart 2012 Pazartesi

Anne Kısırı :)

Bugün biraz olsun keyif yapalım dedik annemle, bu sefer daha az yalvarttı 30 dk falan. Normalde 1 saat yalvarmam gerekiyor kısır için. Yalvarana kadar kalk kendin yap diyecek olan olabilir ama ben annemin elinden yemek istiyorum. Kendim dahil olmak üzere, herkesin yaptığı aynı lezzette olmuyor. Bu çok özensiz yaptıklarından biri ama ben yine de annemin yaptığı kısırı seviyorum. Çekim kalitesine laf edecek olan çitlembik :) Biliyorum ama uğraşmak istemedim tağammıaaaa :)





Devamını Oku

29 Şubat 2012 Çarşamba

Leap Day-Artık Yıl




Avrupanın bazı bölgelerinde uygulanan bir gelenek 4 yılda bir kadınlara ilk adımı atma ve reddedilme riskini aza indirme şansı veriyor. Her 29 Şubatta yani 4 yılda bir. Sevdiğiniz adama evlenme-çıkma teklif edebilirsiniz. Erkek ve kadın arasında sosyal, geleneksel dengeyi kurmak için icat edilmiş bugün. Erkek kendisine yapılan teklifi kabul etmek zorunda değil ama reddederse bir hediye almak zorundaymış. Yazık ama adamlara her halükarda bir harekette bulunmak zorundalar :) Eee ne yapalım diyorsanız bari gün bitmeden, en azından ilanı aşk falan edin :)
Devamını Oku

27 Şubat 2012 Pazartesi

Mevlüt hediyelikleri ve 7 duası sofra fotoğrafları

Bir önceki postumda mevlüt hediyeliklerini gösrereceğim demiştim. Arkadaşım çekmişti resimleri bende tekrar uğraşmak istemedim. Aynısını ekliyorum. Bu şekerler 40 Mevlüdünden babaanemin. Şal-Tesbih-Yasin üçlüsü 7 duasından. Şalların ve tesbihlerin farklı renkleri vardı. Ben bunu seçtim. Çok güzel oldu herşey. Açıkçası ben pek kimse de görmedim bizim kadar özenli ve titiz davranan. Şal, tesbih ve yasini tül kesenin içinde dağıttılar. Çok şık oldu bence. 


Image Hosting by PictureTrail.com

Image Hosting by PictureTrail.com

Image Hosting by PictureTrail.com

40 mevlüdünde açık büfe tarzı olmadığı için çekmedim bir şey. Burada görünenler sadece bir kısmı. Bir bu kadar da mutfakta var. 30'dan fazla çeşit vardı. Herkes 3 er çeşit hazırlamıştı. Gelenlerde boş gelmediler sağ olsunlar ama bu kadarı fazla. 5-10 çeşit neyse ama ziyan oldu gerisi. Hem de aileye-komşulara paket yapıp verildiği halde. Bu kadar ikramın arasında benim brüksel muhallebim (önde kakaolu olan ) kaldı tabii. Ama 40 mevlüdünde yaptım yeniden. Hani sormuştum ne yapsam diye. Önce Handanıma sordum. Sonra Aylin hanıma danıştım bir kez de. O da bana risk alma, hem de etli pilavın yanında sütlü tatlı gider. Öyle bir şey yap dedi. Tabii bu sonuca uzun bir konuşmadan sonra vardık :) Dedim o kadar maharetli değilim. Yapabildiğim belli bir kaç şey var :) Ama tamamen beceriksiz de değilim :) Aile çok kalabalık ve çok becerikli akrabalar olunca bana bir şey kalmadı. Tatlıyı da zorla yaptım. Madem içinden geliyor yap dediler. Bu sefer yendi ama :) Akıllandık daha az tuttuk ikramları buna rağmen yine pek çok kimseye göre çok boldu. Ben bir kez de bizim evimizde dua okunsun istiyorum. Babaannem bizim evimizde yaşadı yıllarca. Havalar biraz düzelsin. Allah kısmet ederse biz de bir dua okutacağız.

SDC11579


SDC11578
Devamını Oku

26 Şubat 2012 Pazar

Mevlüt hediyelikleri.

Biliyorsunuz bir süredir gündemimi üzücü şeyler meşgul ediyor. Hiç bir şey, yapmak, yazmak istemiyorum. Bu yüzdendir ki iki seferdir gelen reklamları yayınlıyorum sadece. Zahmetli bir şey olsa onu da yapmazdım :) Bundan bahsetmeyeceğim ama babaanemin 40 mevlüdü oldu geçen pazar. Hem 7 duasında hem de 40 duasında verilen hediyelikleri göstermek istiyorum. Bir fikir olur belki isteyene. Ama şu anda dışarı çıkmak zorundayım. Gelince resimleri çekeceğim :) Ama mevlüde gelip, beni yalnız bırakmayan arkadaşım hem çok güzel bir yazı yazmış babaannem için, hem de görseli eklemiş :) Resimlere bakabilirsiniz buradan. Bir de ufak bir not bazı insanlar acıyı tazelememek için arayıp, sormaya çekinir ben de bunlardan biriydim. Ama anladım ki insana insan gerekmiş böyle günlerde. Ne söyleyeceğinizi bilemeseniz de iyi niyetinizi karşıdakine aktarmanız yeter. Bunu da belirteyim. Herkese iyi pazarlar...
Devamını Oku

10 Şubat 2012 Cuma

Bir kar resmim bile yok...

İstanbula o kadar kar yağdı, millet kardan adam sevgilileriyle poz poz resimler çektirdi :) Ben hiçç bir şey yapmadım. İlk yağdığında farklı bir hüzün ve her daim dışarı çıkarsam herkes düşer en fazla çanağı kırar, ben kesin kafamı kırarım diye düşündüm. Benim pozum yok ama pencereden bu sabahki manzarayı çekmeyi başardım :)


SDC10008



SDC10013



SDC10010


Bunu da nasıl yaptım bilmiyorum. Ama güzel olmuş, geçen kar yağışından :)


SDC11574
Devamını Oku

28 Ocak 2012 Cumartesi

Güzel bir haftasonu dilerim...

Bugün kardan eser kalmasa da dün İstanbul bembeyazdı. Dışarı çıkmadığım için sefasını da cefasını da çekmedim havanın. Bakmakla yetindim, üstüne bir de salep içtim :) Güzel bir haftasonu geçirirsiniz dilerim. Gelecek güzel günlerin başlangıcı olan bir haftaya kapı açsın.
Devamını Oku

16 Ocak 2012 Pazartesi

Bugün benim doğumgünüm

Ama yastayım... Arkadaşımında duyurduğu gibi babaannemi kaybettim. Beklenen ama kabul etmek istemediğimiz bir süreçti... Yarın 7 gün olacak toprağa verileli. Ben Allaha inanıyorum. Müslüman olmaktan öte Allahın varlığına ve onun bizim anlayamadığımız, aklımızın ermeyeceği yöntemleri olduğuna... Ölümde bunlardan biri... Çok acı ama belki de düşündüğümüz kadar kötü değildir. Babaannem benim neresi olduğunu bilmediğim bir yolculuğa çıktı... Böyle düşünmek istiyorum... Bedeni yüktü burada bıraktı... Uzun ve mutlu bir ömür yaşadığını düşünüyorum... Çok yokluk, yoksukluk, acılar çekmiş çocuklarını büyütürken ama onlar büyüdükten sonra Annelerinin yanından ayrılmadılar. İhmal ettiler belki ama 7si de hayırlı evlattı. Allah herkese nasip etsin böylesi bir sevgiyi. 92 yaşındaydı babaannem. Torununun, torununu gördü... 

Çok sevildiğini bilerek gitti... Tek içimde ukte kalan eline doğduğumuz kardeşlerim ve benim hiç bir mürüvvetimizi göremeyecek olması... Derler ki hatırladığın sürece senle olacak, derler ki adının anıldığı son gün ölür insan. O nefret ettiğim ismim şimdi babaannemden bana hatıra... Ben yaşadıkça adı benle yaşayacak... Kendi adımı ölmeden mezar taşında görmek de varmış, daha taşı yok ama olacak. Yaşasaydı çok acı çekeceği bir sürece girecekti demiş doktor. Allah çektirmedi, ilk kez çok düşkün oldu ve fazla çekmeden, çektirmeden gitti..

Doğumgünüme kadar yaşar mı acaba diye düşünmüştüm olmadı. Ama babaannem bana süre verdi diyorum. Biraz daha toparlanmam için... Her ne kadar keyfim yoksa da doğumgünüm olduğunu anlayabilmem için... Sanki haftalar geçmiş gibi. Demek Allah sabrını böyle veriyor. Yoksa nasıl yaşar insan? Babamı düşünüyorum ben şimdi, güçlü durmaya çalışıyor ama dünyasını annesinin etrafında çeviren bir adamdı babam. Annesi bir yana dünya bir yanaydı... 4 yıl önce bir şeyler oldu yanlış anlamalar, kalpler kırıldı sonra da geriye dönülemedi. Sorunlar çözüldü ama kırılan kalpler tamir olamadı... Meğer bizim babaannemizin yokluğuna alışma süreciymiş o... Allah şer dediğimiz olaylar vasıtasıyla bize güç vermek istemiş belkide. Aklımda hep babaanenmin sözleri bir kaçını paylaşmak istiyorum...



Bıldır ki kuzuya ne derler?
Ne derler babaanne?
Şişek. Selam vermeden geçene ne derler?

Eşşekk...

Niçe kızcağız, öyle gelincağız...

Öğüt ola aslana, bir dahana uslana. 

Asil isen bir gül yeter kokmaya, hoyrat isen gir bahçeyi yıkmaya.

El bir çuval kömürü yer, yüzüne gözüne bulaştırmaz, sen daha kömür çuvalının yanına varmadan ağzın yüzün kapkara olur.



Daha çok var aslında da şu anda aklıma gelenler bunlar. Son olarak başsağlığı dileyen herkese çok teşekkür ederim. Allah razı olsun...

Devamını Oku

5 Ocak 2012 Perşembe

İstek Listesi :) Wish List

Bugünü saymazsak bir 10 gün sonra doğum günüm. Neyse kısa süre öncesine kadar hediye vermek ya da almak adetim değildi. Hediye alacak kimse yoktu, hediye verecek kimse de yoktu akrabalar dışında. Sonra blog alemine girince bu hediyeleşme olayının keyifli olduğunu anladım. Hele bir arkadaşım -hayır ismini vermeyeceğim, hem nasıl olsa yoğunluktan gelip okuyamaz :) - kendisine gönderilen her hediyeye son derece mutlu olduğunu ve kıymet verdiğini gösterince insan daha bir mutlu oluyor. Bu postu en çok onun için yazıyorum gerçi bir link verdim kendisine konada alternatif diskler varmış. Ojedelisinin blogunda gördüm. Hemen kaydettim linki :) İlla bir şey alacaksan bunu al dedim. Son yıllarda da Mavim ve Nefim atlamaz oldu doğum günlerini. Yani olurda bir gün biri bana hediye almak isterse bu posttan faydalanabilir  :) nasıl olsa bunlardan ancak bir ya da iki tanesi hediye olarak geçecek elime. Çantalar temsilidir elbette. Buna benzer modelleri beğendim.

  1. Küçük Mucizeler Dükkanı/Debbie Macomber
  2. Sır Tutabilir Misin? -Şişşşt! Sakın kimse duymasın/Sophie KINSELLA
  3. Şanghay Kızları/Lisa See
  4. Tatlı Tuzak/Rita Hunter
  5. Çanta - Cüzdan
  6. Konad Disk








    Devamını Oku

    Pages

    Blogger tarafından desteklenmektedir.

    Ara ki bulasın

    © 2011 Kızsal Şeyler İşte, AllRightsReserved.

    Designed by ScreenWritersArena