Çocukken oturduğumuz evin en kalt katında bahçe gibi bir yer vardı. Odunluk olarak tasarlanmış sanırım, sonra hale yola koymuşlar. Neyse, oraya kediler gelirdi. Ben de en üst kattan onları beslerdim. Neyle mi? Babamın, özenle aldığı salam, sucuk, sosis vs. şarküteriyle :) Sucukların ucundan keser, keser kedilere atardım :) O zamanlar pisi, pisi dışında muhabbetimiz yoktu kedilerle :D :D İlerleyen yıllarda sohbet eder olduk :) Monolog aslında daha çok 'ye şunu' 'hayır sen yeme arkadaşına bırak' gibi emir sözcükleri ile ilerse de, hayvanlar sandığımızdan daha zeki bence anlıyorlar.
Bunlar sokak kedisi ama öyle kokmuş balık falan yemezler. Denedim bir kere, yüzüne bile bakmadı. Oracıkta bıraktı gitti. Bizim aile de kedi gibi balıkçıdır ben hiç sevmem. Neyse böyle kılçıkları, artıkları kaldığı zaman ben topluyorum onları. Kedilere veriyorum. Gerçi kılçık olmasına da gerek yok balığın tümünü de verebilirim ha ha ha. (Apartman sakinlerinin gözünden nasıl göründüğüm merak ediyorum bu anlarda :P) Annemlerin gözlerinin içine bakıyorum yemesinler diye :)) Neyse sonum 'crazy cat lady' olacak kesin. Evde bir sürü kedi ile yaşayan yalnız bir kadın olacağım. İşin garibi ben korkarım hayvanlardan, severim ama dokunamam. Kısmet artık :p
Devamını Oku