21 Ekim 2010 Perşembe

Feryal Bijuteri süsleri turuncu ve nihayet sarı oje :)

Sevgili Oje delisi'nin bloguna görüpte aklımı başımdan alan minicik, rengârenk süsler. 2 hafta önce arkadaşıma dedim beni Bakırköye götür alışveriş yapacağım. Kavanozlar o kadar ufaklar ki yutulabilir :) Gerçekten evde küçük çocuk, evcil hayvan falan varsa dikkat edin. 1.5 cm falan bir şey Bu arada başka bir dükkanda çok daha güzel tırnak stickerları gördüm ama onlar biraz daha pahalıydı tabii. Yine gidersem onlardan da alacağım. Maalesef hatırlamıyorum parfümerinin adını. Bir soru; bu minik kavanozdaki simler falan sadece oje için kullanılmaz değil mi? Başka nasıl değerlendirilebilir? 

Image and video hosting by TinyPic

Image and video hosting by TinyPic 

Bunlarda stickerlar. Etiket neden denmiyor ki ? :) Yapışkanlı tırnak süsü ya da. Golden Rose olanlar arkadaşımın hediyesi ben almadım.



Image and video hosting by TinyPic

Bu rengi de Trincess'in blogunda gördüm. Onunki kadar güzel olmadı tabii ama ben çok sevdim hiç çıkarmak istemedim. Flormar Neon N004


Veeee en nihayetinde sarı. Söz vermiştim süreceğim diye. Deneme maksatlı sol elime sürdüm :) Bunu beğenmedim ama başka bir sarı daha deneyeceğim sonra. Flormar Neon N006

Image and video hosting by TinyPic
Devamını Oku

14 Ekim 2010 Perşembe

Kitap yardımı



Ben çok geç gördüm bu duyuruyu. Bugün bu arkadaşımın blogunda rastladım. O da buradan almış Vandaki bir okula kütüphane kurmak için destek bekliyorlar. Bence geç değildir. Hemen belki duymayanlar vardır benim gibi diye. Yazayım dedim. Ben çevreme de haber vereceğim, kendimde bakacağım neler var kıyıda köşede geçmişten kalan. Yazı ki daha iki gün önce bir sürü kitabı kapıcımıza verdik. Yine de bakacağım belki ucuza LGS-YGS hazırlık kitapları falan bulabilirim. Ya da adı ne olduysa o sınavların. Siz de bakın belki artık kütüphanenizde fazlalık olan başkalarının işine yarayabilecek, bir kaç kitap bulursunuz.

ADRES:  Başkale İ.M.K.B Çok Programlı Lisesi 
 BAŞKALE / VAN
Devamını Oku

8 Ekim 2010 Cuma

Hep kırmızı, pembe, beyaz olmaz ki canım :)

Renklendim artık bence ama sarı sürmeyeceğim. Belki deneme maksatlı sürerim :D Flormar 411 mor tonlarından sayılır değil mi? Bir posta sığdırmayacaktım ama kendim sürdüm grimsi ojeyi o yüzden göstereyim dedim :D Sinirimi bozuyor manikürcüler.





 Golden Rose Seramik Serisi 168

Image and video hosting by TinyPic




Image Hosted by ImageShack.us 
Image Hosted by ImageShack.us


Devamını Oku

7 Ekim 2010 Perşembe

FD'den Mim

Naysting blogunun sahibi sevgili F.D. beni mimlemiş. FD yanıtla demiş madem ben de başlayayım :D

1) Lakabın var mı varsa nedir?
Müniş derler bana ya da miniş ismim olmuştur yıllardır. Nefret ederim.

2) Son zamanlardan da dile dolanan şarkı?
 Hımm adını yazamicim ama bak bu :)

3) En son ne zaman ve neye/kime aşık oldun?
 Aşkın kendisine tabiiki :)

4) En son okuduğun kitap/film?
İskender Pala- Aşkname  Film az önce TRT de Uçan Hançerler vardı onu izledim :)

5) Son zamanlarda en çok özlediğin...
Geri gelmeyecek her şeyi özlerim ben.= Aynen ama bugün eniştem, ölüm yıldönümü çünkü.

6) Bir günlüğüne ünlü biri (oyuncu/şarkıcı/politikacı vs) olma hakkı tanınsaydı kim olurdun?
Bilmem Tayyip olmak istemezdim ama :D Lim Su Jun olmak istiyorum bu ara :) 

7) Yarın sabahki ilk planın?
Erkenden uyanabilirsem eğer açık öğretim bürosuna gidip Edebiyat Fakültesine kayıt yaptırmak. Okumanın yaşı yoktur değil mi? :) 

8) En sevdiğin huyun?
Kin tutmam diyeceğim klişe olacak ama öyle ve bende empati yapabildiğime inanıyorum. Bilemem ne kadar başarılı oluyorum :)

9) Şuanki bölümünde/mesleğinde olmasan ne olurdun?
 Şu andaki durumdan daha kötü olamazdım.

10) Okurken en zevk aldığın 3 blog ?
 Çok var aslında gerçekten... Ama illaki saymak gerekirse
  1. Mevsimlerden Roma
  2. Dramabeans
  3. Seyhan
  4. Çatı Katı
  5. Kuzinede Kızaran Ekmek
  6. Kpoped
  7. Hangi Oje Yakışmazki Bana
  8. Bütün Türkçe uzakdoğu blogları :) 
Bu mim dönsün dolaşsın :) Önce Çatı Katı bloguna konsun :) sonra Öykü sonra Kimbapsuşi bloglarına gitsin :)


Devamını Oku

5 Ekim 2010 Salı

İlle de Selpak!!




Kışın yüzünü yavaş, yavaş göstermeye başladığı şu günlerde hastalık sezonunu da açmış bulunuyoruz :) Burun akıntısı, hapşırık, tıksırık zamanlarında vazgeçilmez ihtiyaç maddesi kağıt mendiller de yerini aldı yanımızda tahmin ediyorum. Benim için yaz, kış vazgeçilmezdir. Yanımda selpak olmadığında kendimi eksik hissederim. Çocukken burnum çok akardı ve mendilsiz okula gidemezdim. Sonra geçti. Bir markete, bakkala gidip, (hala varsa bakkallar :) ) Selpak istediğimde herhangi bir kağıt mendil uzatırlarsa, ısrarla selpak isterim. 'Hayır markası selpak olan kağıt mendil' diye kaç kez tekrarladığımı biliyorum :) Nereden esti diyeceksiniz geçtiğimiz hafta nezleydim biraz üzerinize afiyet (sanırım beni 2011 modeliyle değiştirmesi gerek ailemin 30u bitirmeden error veriyor vücut :)) Evvelden stokladığım selpaklarımı kullanırken aklıma geldi böyle bir yazı yazmak :)

Mesela suda da böyle bir takıntım vardır selpak kadar değil ama eğer mecbur değilsem Erikli su ararım. Hiç üşenmem -ki ben tembelliğin kitabını yazmış biriyim- varsa yakında başka bir market (ama yakında lol ) oraya giderim.

Mentollü selpak çıkmış yine. Epeydir yoktu, ya da ben göremiyordum. Bana çocukluğumu hatırlattı. Bir de pembe selpak vardı biz küçükken, ama pembe pakette değil mendilde pembeydi :) Onların katlarından çiçek yapardık :) Yaratıcı çocuklarmışız yav :D Öyle yani kış kapıda benim gidip biraz daha stok yapmam lazım :)
Devamını Oku

3 Ekim 2010 Pazar

Minicik Sarelle

Sarelle yeni bir ürün çıkarmış, daha önceden var mıydı? Bilmem, ben daha yeni gördüm. Avuç içi kadar bir şey çoookkk şiriiinn :)


Fotoğraf-0079

Fotoğraf-04082
Devamını Oku

2 Ekim 2010 Cumartesi

Bibimbap-Tatlı Ekşi Tavuk ve tatlı sohbet

SDC12278

Geçtiğimiz günlerde, İzmirden bir blogcu arkadaşımız geldi. Gelmişken de bizle görüşmek istedi. Wordpress blogumu takip edenler bilir, geleneğimizdir bizim, gelen arkadaşları önce Kore lokantasına götürür ramen yedirir sonra da çilekli tart yeriz. Aksilikler oldu geleneğimiz bu sefer bozuldu ama keyfimiz bozulmadı tabii. Güzel bir gündü özetle :)

Resimler-031

Ben yasemin çayı sipariş verdim. Arkadaşımız hep merak ettiğimiz ama neden bilmem gerek fiyatından, gerekse alkollü bir içki olmasından dolayı çekindiğimiz, So Juyu ısmarladı ve sayesinde biz de tattık. Gerçekten acı bir tadı var, sadece bir yudum içtim ama alkol oranı çok düşük belli. Bana ilaç gibi geldi, böyle acı zorla içirilir ya çocuklara öyle bir şey.

SDC12276

Çilekli tart olmasa bile, yine de tatlılarımızı yedik. Günü böyle noktalamadık ama devam etmek için enerji depoladık :)


SDC12285
Devamını Oku

1 Ekim 2010 Cuma

Senle başlayıp, sizle devam eden cümleler.

Kızsal mevzular için gittiğim doktara, bir dizi test istedi sonucunda hormonal bir bozukluğun yok dedi tiroid kontrolü de yapayım bir dedikten sonra, nodül buldu. Dedi bu baya büyük görünüyor, ultrason çektir. Peki dedik. Ultrason çektirdik sonra, sintigrafi istedi onu da çektirdik. İkisini aynı anda istemiş de olabilir hatırlamıyorum. Bütün bunları büyük bir üniversite hastanesinde yaptırıyoruz bu arada. Biz diyorum çünkü yanımda annem de var. O olmasa zaten sinirden, yorgunluktan bayılmıştım. Doktorumuz çok iyiydi ama daha önce yazdığım elimi attığımın kökünü kurutuyorum durumu burada da geçerli oldu ve başka bir yere tayini çıktı doktorumun. Neyse sonra biyopsi istedi ve sonucunda kötü huylu olabilir şüphesi çıktı. Fakat biyopsi için sabah 9 dan öğlen 3 e kadar bekledim. Randevum 9'daydı ancak öğrendik ki herkese 9 a randevu veriyorlarmış. Aç gidip, gitmeyeceğimi bilmediğim için ne olur, ne olmaz diye hiç bir şey yemedim. Hem stres, hem açlık tansiyonum düştü. İnternette araştırdım, kolay bir prosedür can acıtmıyor fakat öyle gıcık bir doktora denk geldim ki.. Acıdı.. 

Hastanede dikkatimi çeken bir şey oldu. Hep sen diye hitap ediyorlar. Belki gerçekten genç görünüyorum :D Öyle düşünmek istiyorum ha ha ha. Çünkü yaşımı söyledikten sonra, 'siz' zamirini kullanıyor bazıları. Aslında tamamen saygısızlıklarından, kendilerini üstün görmelerinden. 6 sene tıp okumuş adamlar kolay mı? Ben ilk tanıştığım kişilerin (arkadaş ortamı değilse elbette, esnaf, doktor, mağaza görevlilerinden vb söz ediyorum) bana 'sen' diye hitap etmelerinden çok rahatsız olurum çünkü ben her zaman siz, hanımefendi, beyefendi diye hitap ederim karşıdaki kişiye ve aynı özeni beklemem doğal diye düşünüyorum.'Sen' diyene, ısrarla 'siz' diye hitap ederim ve mecbur kalırlar üsluplarını değiştirmeye. Bütün bu süreçlerden geçtikten sonra anestezi bölümüne gittim. Hay gitmez olaydım. Bir milyon tane yere gönderdi. Hastene de girmediğim bölüm kalmadı. EKG, Diabet, Göğüs Hastalıkları, Kardiyoloji... Çok şükür bir şey çıkmadı. Allahım tükendim resmen. EKO çektir dedi. Hastaneden ancak mayısa gün veriyorlarmış. Ben özele gittim mecburen, girdim odaya üstünü tamamen çıkar dedi oradaki kız. Bir gömlek verdi ama önü açık. Hay allahım dedim, bir tedirgin oldum tabii normal boyutta insanlara göre yapılmış bir şey o :D Doktor geldi, tedirginliğimi anladı herhalde, 'Kaç yaşındasın canım sen?' dedi. Aynen bu cümleyi kurdu :) Söyledim bende :)

Tedirgin olacak bir durum yok aslında sonuçta doktor, ultrason ekranına bakıyor hastaya değil :) Ha baksa ne olacak elin genç doktoru sana mı kaldı demeyin lütfen :D :D Neyse onu da hallettik zannederken, edememişiz istedikleri hiç bir şeye bakmamışlar. Normalde doktoru beklerdim ama o kadar sinirim bozuldu ki bu süreçte, özel hastanede bari beklemeyeyim dedim. Ameliyata girmiş, ne zaman çıkacak belli değil doktor. Başkasına da gösterebilirsiniz dediler bende çıktım geldim. Şimdi onu ya yeniden yaptıracağım, ya da özeldeki doktora göstereceğim. O kadar bunaldım ki bu hafta gitmedim hastaneye. Kendi, kendime eğlence buldum ben de, diyorum ki anestezi doktoru beni çok sevdi. Tekrar, tekrar görmek istiyor o yüzden oradan, oraya gönderip  yeniden bana gel diye çağırıyor :) Pek havalı buldum anestezi doktorunu, diyorum içimden doktorcum ölümüm senin elinde olsun :D :D 

İşin komik yani hadi söyleyeyim ben 30 yaşındayım :D ama bahsetmiştim bir postta çocukluğunuzu bilenlerin gözünde çocuk kalıyorsunuz hep. Kimse beni aramadı en başta. Hep annemi arıyorlar ne oldu diye. Çocuğun durumunu öğreniyorlar ha ha :) Bir de benim amcam Almanya'da doktor, zavallım burayı da orası gibi sanıyor. Sürekli arıyor ne oldu hala gün alamadınız mı? Nasıl iş bu diye. Bu süreci bizim uzattığımızı düşünenlerde var. Sonuçta bu basit bir ameliyat. Çok tehlikeli de değil ve en önemlisi özelde de yaptırsam, devlette de yaptırsam aynı doktor girecek ameliyata. Ben çalışmıyorum, babam da milyoner değil. Dolayısıyla çok hayati bir durum olmadığı sürece ailemi zor duruma sokmanın alemi yok. En son doktor bunun acelesi yok herşeyi yapalım emin olalım, riske atmayalım dedi o yüzden beni bir milyon yere daha göndermeye devam edecek gibi :D :D. Ben zaten ufak, tefek şeyler için hep özele giderim. Rekabetten dolayı, fiyatları o kadar uçuk olmuyor. Ekoyu 35 TL ye çektirdim. Muayane parası da ödemedim. Kampanyamı ne varmış.

Ahh bir de bu doktorcuklar kolayca sterese giriyorlar. Gariplerim benimmm :) Biyopsi doktoru da, bir soru sordu bana yatıyorum, annemde dışarıda bütün testler, ultrasonlar falan elinde. Doktor sorunca yerinden kalkıp vermek istemiş, göremiyorum ben bulunduğum yerden tabii. Sonra gerek kalmadı sanırım. Annem de kapının yanında bekliyormuş. Doktor kadın dedi; ama orada beklemeyin, stres oluyorum ben. Sonra en son genel cerrahide bir doktora gittik ama gün alamadık işlemlerim tam değilmiş. Neysee bekleyin dedi bizde kapının önünde bekledik. Hanfendi uçak bileti almaya çalıyormuş, dedim bana deseydi ben alırdım onun için :D :D Orada başka hastalarda vardı. Refakatçilerden biri dedi, ben çıkar alırdım :) Bizi bekletmeseydi. O gün 10 dakika sürmeyen kardiyoloji muayanesi için tam 3 saat bekledim.

En kötüsü beklemek zaten. Ne olacağını bilsek. Yok öyle bir şey ama  deseler, öleceksin bas git :) rahatlayacağım yeminle.  Önce çok korktum ameliyat fikrinden. Şimidi de olsun bitsin bir an evvel istiyorum. Aslında çok şey var anlatacak da... Daha fazla ne siz bunalın, ne de ben :) Ama şunu söylemek istiyorum. Allah dert verip derman aratmasın. Dermansız da, dert vermesin. Neler görüyor insan oralarada. Haline bin kere şükrediyor. Doktorların lanetliği, suratsızlığı çekilir gibi değil. Yemin ederim ben onları da anlamaya çalışıyorum. Sabahtan, akşama kadar çeşit, çeşit insanla uğraşıyor. Laf anlamıyorlar bazıları ama ben okuyan, araşıran, söyleneni anlayan biriyim sonuçta. Biraz da benim, hastanın psikolojisini anlamaya çalışsalar çok güzel olacak.


Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum. Anlatmam gerekti :) Ve okuyanları tebrik ediyorum :)
Devamını Oku

Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Ara ki bulasın

© 2011 Kızsal Şeyler İşte, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena