28 Nisan 2014 Pazartesi

Sendromsuz Pazartesi 14


Günaydınnnnn :) Nisan ayının son haftasına girdik. Nisan yağmurları yağması gerek miyor muydu? Tek umudumuzdu İstanbul için ama dün hava sıkıntılı olmasına rağmen doğru düzgün yağmur yağmadı. Bu hafta bereketli olur dilerim. Güzel bir gün olsun. Sendromsuz bir Pazartesi, pozitif bir hafta geçirisiniz dilerim...

Devamını Oku

25 Nisan 2014 Cuma

Mağdur - Masum Modası

Geçenlerde Düşes ruhlu blogger Seyhan Petek Dinçöz ve Can Tanrıyar ile ilgili bir post yazmıştı. Magazin basınımızı ziyadesiyle meşgul eden, bu pek 'önemli' meseleye ben de başka bir açıdan bakmak istedim :)

Hatırlarsanız Gülben Ergen meşhur kaset skandalından sonra bir basın toplantısı düzenlemişti. Son derece üzgün, yorgun bir ifade ile gazetecilerin karşına çıkmıştı. Ben kendisinin hayranı da değilim, sevmeyeni de. Kendini, kendinden yarattığını düşünüyorum ve bu anlamda takdir ediyorum. Hep doğru bağlantıları kurdu işi ile ilgili. Neyse konumuz bu değil. O toplantıda Gülben Ergen'in duruşu üzerindeki giysilerle tamamlanıyordu. Beyaz bir gömlek, arkadan toplanmış saçlar, çok hafif bir makyaj ve Allah yazan bir kolye. 'Ben masumum, ben temizim' mesajını en direk yoldan karşı tarafa aktarmayı hedefleyen bir imaj.



Gel, gelelim bu imaj Gülben Ergenden sonra moda oldu. Ne zaman ki biri mağduriyetini açıklayacak olsa, mümkünse sıfır makyaj, açık renk bir üst ile ekranların karşına çıkıp, kendini anlatıyor. Olayın doğruluğunda, yanlışlığında değilim. Yani yalan söyleyip, söylemedikeleri beni ilgilendirmiyor. Açıkçası ben bu taklit, artık şifresi çözülmüş modaya taktım. Bunun son örneği de Petek Dinçöz. Saçlarını at kuyruğu yapmış, beyaz gömlek giymiş ve yüzünde belli belirsiz bir makyaj var. Yıllarca yaşının 2 katı büyüklüğünde gösteren giysilerini ve makyajını düşünürsek ilginç. Gerçi son yıllarda bir sadeleşmeye gitti Petek. Ama bu kadar 'sade' değildi hiç.


Mağdur edebiyatından sonra, mağdur modası da varmış öğrendik :)
Devamını Oku

23 Nisan 2014 Çarşamba

Biscolata Pia Çikolatalı Reklamı

Bu mutfakta biri var konseptindeki Biscolata reklamlarını diğerlerine nazaran daha çok beğeniyorum. Tamam tropik adada üstsüz yakışıklıkları görmek de güzeldi. Ama kadınlar erkekler gibi değil iki tane yakışıklı adam bir ürünü sattırmaya yetmez. Tamam faydası olmuştur ama benim için tek başına yeterli değil. Bu mutfak konsepti çok zekice. Yemek/tatlı yapan, en azından deneyen, yakışıklı, hafif sakar ve sevimli bir erkek. Kadınların kalbine giden yolda doğru bir adım atmış Şölen firması. Ben bir önceki reklamdaki Bruno'yu bütün Biscolata erkeklerinden daha fazla beğenmiştim. Evet, bebeğim bana bunlarla gelin. :) Yıllarca güzel-seksi kadınları kullandılar reklamlarda hala da kullanıyorlar tabii bu değişmedi. Fakat Biscolata reklamlarıyla çok küçük de olsa direk kadın müşteriye hitap etmeleri hoş bir jest gibi geliyor bana. Bir de son reklamda Engin Altan Düzyatan seslendirmemiş. Eksikliğini hissettim valla. Onun sesi ve Biscolata yakışıklılıların görüntüsü, reklamı bir bütün olarak çekici kılıyordu. Gidip, Biscolata Pia alayım bari. Meyve aromalılarını reklamlardan önce de severdim zaten :)



Devamını Oku

21 Nisan 2014 Pazartesi

Sendromsuz Pazartesi 13





Artık resmi olarak baharın gelişini kutlayabiliriz bence :) İşlere 5 dakika mola verebiliyorsanız, size bir şarkı armağan ediyorum. Şarkı dinliyorsanız şarkılardan fal tutun benim için. İçimden geldi değişiklik olsun :) Sendromsuz bir pazartesi, güneşin yüzünü gösterdiği bir hafta olsun dilerim.




Devamını Oku

19 Nisan 2014 Cumartesi

OREO Alt Tarafı Bisküvi Değil mi?

Oreo yurtdışında çok meşhur bizde de yeni piyasa çıkan kakaolu kremalı bir bisküvi. Bizim Eti Negro gibi. Daha ince, daha büyük ve daha şekerlisi. Aldığım sertifka programında her gelen eğitmen Oreo ve reklamlarını örnek verdi. Aman da ne kadar yaratıcıymış da, aman da ne kadar zekiymiş vs. vs. Hayır kendileri Oreonun reklamın yapmak için para mı aldılar bilemedim :) Şaka bir yana bu kadar konuşulunca neymiş diye ciddi ciddi merak ettim. :)



Yiyenlerin övgüsü ise bambaşka. Sen ne güzelsin Oreo, ne lezzetlisin, senin üzerine bisküvi mi varmış vs. minvalinde yorumlar okudum internette. Yurt dışında da Coca Cola kadar olmasa da benzer bir sevgi ve marka elçiliği durumu var bu ürüne karşı. Bu kadar hayranlığa, övgüye ben de aldım ve yedim. Arkadaşlarıma da ikram ettim hatta. Kayıtsız kalmam mümkün değildi :) Başıma bir şey gelmeyecekse ben Oreoyu öyle çok özel acayip lezzetli falan bulmadım. Söylemek isterim.


Tama yeni, lezzetli falan da efsane olacak bir durum göremedim. Ama işte pazarlama harikası diye buna denir. Sen al sıradan bir bisküviyi, sanki dünyanın en özel ürünüymüş gibi tanıt. İnsanlara da bunu kabullendir. Allah herkese Oreo şirketindeki yaratıcı elemanlardan nasip etsin :)

O kadar reklam demişken. Buyurun 3 bölümlük kısa bir reklam. Evet, reklamları yaratıcı ve eğlenceli kabul ediyorum ama yine de bu overrated bir ürün olduğunu düşündüğüm gerçeğini değiştirmiyor. Sori :p

 

 
Devamını Oku

18 Nisan 2014 Cuma

Bir Pazar Neşesi

Geçtiğimiz Pazar günü yıllardır, tanıştığımız buluştuğumuz ve her seferinde çok keyifli vakit geçirdiğimiz arkadaşlarla bir ev toplantısı düzenleyelim dedik. Gülşahım bizi evine davet etmişti en son ben de iade-i ziyaret talep ettim :) Biz bize olacağız diye pratik şeyler yapmayı tercih ettim. Börek, kısır ve çikolatalı toplar annemle ortak yapımımız :) Gerisi benim amatör denemelerim. Gerçi, Brüksel muhallebisini şimdiye kadar 50 kere yaptım ama çok özenince istediğin gibi olmuyor hiç bir şey. Normalde üstü, parlak pürüssüz bir çikolatalı sosla kaplanır. Bu sefer kusursuz değildi ben de hindistan cevizi serptim üstüne.


Günün tek kötü yanı yaşlılığımın yüzüme vurulmasıydı :P Arkadaşım 90'larda lisede olmak nasıl bir şey diye sordu. :) Kendisi 90 doğumlu olunca tabii benim 97 yılında Lisede olduğum gerçeği ona masal gibi geldi :) Anlattım ben de. Bir varmış, bir yokmuş bir zamanlar internetin ve cep telefonun olmadığı bir dünya varmış... :) Aslında ikisi de vardı ama yaygın değildi. Bunu da belirtmek isterim. Ruhum hala 20 yaşında benim :)



Günü uzun bir Hint filmi ile noktaladık. Filmdeki karaktere hepimiz eridik :) Düşününce gerçekten bu kadar denk düşebilir birbirinden bu kadar farklı insanların aynı şeylerden zevk alıp, aynı tepkileri vermesi çok enteresan. Hepsinde öte yaşıtmışız gibi hissettim ben. Aslında benim gençliğim değil elbette, kızların olgunluğu bizi bir arada tutan. Hepsi çok akıllı, başarılı, bilgili kızlar. MAŞALLAH diyeyim de nazar değmesin :) Aramıza katılamayan arkadaşlarla da en kısa zamanda görüşmeyi diliyorum. Bahar geldiğine göre kendimizi yollara, buluşmalara vurmanın vaktidir :) Güzel bir gündü neticede.
Devamını Oku

14 Nisan 2014 Pazartesi

Sendromsuz Pazartesi 12


Nisan ayının ikinci pazartesi de geri de kaldı bile. Bahar yüzünü göstermeye başladı. Gerçi İstanbulda yaşayanlar için bu kış hiç kış gibi geçmedi ama olsun. Güneşin aydınlığını daha uzun hissedeceğimiz günler başladı. Sendromsuz bir Pazartesi, neşeli bir hafta geçirin. Bahar tazeliğini hissedileceğiniz bir hafta olsun.
Devamını Oku

11 Nisan 2014 Cuma

Calidris 28 Misket Limonlu Soda





Arada sırada yeni ürünler denemeyi seviyorum. Hazır yaz geliyorken, alternatif soğuk içecekler deneyeyim dedim. Su ve Cola benim için vazgeçilmez olsa da arada sırada başka tatları da deneyimlemek gerek :) Bu markanın enerji içecekleri, buzlu çayı falan var farklı isimde ama ben misket limonlu sodasını aldım. Tadı güzeldi. Ferahlatıcı ve çok şeker içermeyen bir yapısı var. Soğuk tüketirseniz damakta serin bir tat bırakıyor. Yalnız içinde Kinin denen bir madde var. Genel olarak faydalı bir bitki olsa da fazla tüketimde vücutta hasarlara yol açabiliyormuş. Kinin geçmiş yıllarda sıtma tedavisinde kullanılan, Kınakına ağacından elde edilen bir özüt. Resimde de görebileceğiniz gibi çok az miktarda ama ben ne olduğunu bilmediğimden araştırdım ondan sonra içtim :) Sonuçta hepsi sağlık bakanlığının onayından geçiyor. Fazla da korkmaya gerek yok mu dersiniz? :)
Devamını Oku

10 Nisan 2014 Perşembe

Unaray Macaron



Bu ürünü Palladium Carrefourda gördüm. Macaron severim. Her ne kadar kıvamını, tadını tutturması zor olsa da bir bakayım dedim. 16 küsur liraydı. Ne kadar kötü olabilirdi ki? En fazla klasik acı badem kurabiyesi tadında olur diye düşündüm. Eve geldim açtım, görüntüsü çok güzel olsa da, lezzeti büyük bir hayal kırıklığı oldu benim için. Denemeyin, almayın derim ben. Görüntüsü güzel ama tadı kötüydü. Son kullanma tarihi geçmemiş olmasına rağmen bayattı. Her zaman yeni şeyler denemek, risk almak gerekmiyormuş anladım :) Macaronların pahalı olması boşuna değil demek ki. Herkes macaron yapmayı beceremiyor. Gıda boyasını katıp bademli kurabiye yapınca adına macaron denmiyor. Bunu genel olarak söylüyorum. Hep beğendiğimiz değil, beğenmediğimiz şeyleri de paylaşmalı diye düşündüm. Ama tabii ki benim sözüm kanun değil, benim damak tadıma uymadı ama belki sizinkine uyar o yüzden en iyisi sizi karar verin :)
Devamını Oku

7 Nisan 2014 Pazartesi

Sendromsuz Pazartesi 11



Yeni bir hafta, yine bir Pazartesi. Bahar geldi. Laleler açmış.  Baharın tadını çıkarabilenlerden olalım umarım :) Sendromsuz bir pazartesi, huzurlu bir hafta diliyorum.
Devamını Oku

YTÜ Çeşmeleri

Bir sertifika programı için 6 hafta boyunca Yıldız Teknik Üniverstisine gittim. Haftasonlarım YTÜ'ye endeksliydi. Artık bitti. Bu süre zarfında tüm kampüsü gezemedim vaktimiz çok kısıtlıydı. Yine de yolumun üstünde, gözüme takılan çeşmelerin fotoğrafın çektim. Yıldız Teknik Üniversitesinin bulunduğu alan Yıldız Sarayına aitmiş bir zamanlar. Şehzade köşkleri, hanımaağaların daireleri şu anda çeşitli bölümlerin fakülteleri olarak kullanılıyor. Hepsini değil ama bir tanesi kontrol ettim ve su akıyordu çeşmeden. Nedense akmaz diye düşünmüştüm. YTÜ'nün sitesinden kısa bir alıntı.  

Beşiktaş tepesindeki koruluk ilk kez I. Ahmed tarafından küçük bir köşk yaptırılarak avlanma amacıyla kullanılmıştır. II.Abdülhamid tahta çıktığında, kardeşinin ve amcasının saltanatına son verildiği Dolmabahçe Sarayını güvenli bulmadığından, 1877 yılında Yıldız Sarayı'na taşınmıştır. Yıldız Sarayı, Osmanlı padişahlarının İstanbul'da devamlı oturduğu dördüncü saray olup, Beşiktaş'ta sahilden başlayarak kuzeybatıya doğru yükselip sırt çizgisine kadar tüm yamacı kaplayan yaklaşık 500.000 metrekare yüzölçümü olan bir bahçe ve koruluk içine yerleşmiş saraylar, köşkler, yönetim, koruma, servis yapıları ve parklar bütünüdür. Bu birleşimin önemli yapıları arasında yer alan Hünkar Dairesi ( Valide Sultan Köşkü veya Hünkar Sofrası adıyla da anılmaktadır.), 1937 yılında Yıldız Teknik Okulu'nun kurulmasıyla okula verilmiş olup, bugün Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, Çukur Saray (Hanım Sultanlar Dairesi), Bekar Sultanlar, Şehzade Köşkleri, Sünnet Köşkü, Damatlar Dairesi, Agavat, Kileri-i Hümayun da Üniversitemizce kullanılan binalardır.

çeşme
















Devamını Oku

Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Ara ki bulasın

© 2011 Kızsal Şeyler İşte, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena