20 Eylül 2021 Pazartesi

Veremle Savaş


 
 

 Selamlar... Nasıl yazı yazılıyordu unutmuşum. Blog yazmayı bırakalı uzun zaman oldu. Zaten bloglar da eski güncelliğini yitirdi. Ama bu anlatacaklarım biraz uzun ve internette bir yerlerde durursa birilerine faydalı olabilir diye düşünüyorum. Başlıyorum....


Nisan ayı sonunda bir öksürük şikayeti başladı. İkinci doz inaktif aşımı olalı bir kaç gün olmuştu. Aşının yan etkisi olabileceğini düşündüm. Şikayetime boğaz ağrısı da eklenince, her sene geçirdiğim faranjit olduğunu düşünerek önemsemedim. Pastil, sıcak bitki çayı vs. geçer diye bekledim. Geçmeyince yakınlarda bir kliniğe gittim. Ramazan bayramıydı. Nöbetçi doktor 'aa faranjit' dedi. Bir torba ilaç antibiyotik ve diabetim olduğunu söylediğim halde şekerli öksürük şurubu verdi. 

 

Böyle 4 ay boyunca doktor doktor gezi ve öksürmeye devam ettim. Öksürürken kusma hissi gelmeye başladı ve her akşam istifra etmeye başladım. Gündüz neyse de, gece yatarken neredeyse boğulacak gibi oluyordum. Devlet hastanelerinden randevu almak  mümkün olmadığı için özele gittim. 

 



Bu süreçte çok kilo kaybettim. Ama dikkat ediyorum falan diye düşünüyordum. Öğle yemeği ya yemiyordum ya da çok az bir şeyle geçiştiriyordum. 5 ayrı doktor gezdikten sonra, en nihayetinde hem kendim akıl ettim hem de aile hekimi de önerince, gögüs hastalıkları uzmanına gittim. Yine özel hastane.

 

Daha önce gitttiğim KBB doktoru ciğerlerimi dinledi ve bir şey yok dedi. Bu doktor da aynı şeyi söyledi ama ne olur ne olmaz diye bir röntgen istedi. Ne olduysa ondan sonra oldu. Tuberkülozsun dedi. Yani halk deyimiyle verem. Nasıl yani? Bir kere ben kendimi korudum bütün kış evden çıkmadım.

Bu virüs herkeste olabilirmiş. Düşündüğümüzün aksine bitmiş, gitmiş bir hastalık değil. Ancak hasta etmek için bağışıklığın düşük olduğu bir zamanı beklermiş. Hastalığa birden fazla kez yakalanan hastalarda gördüm.

 

Doktor filmi görür görmez Süreyyapaşa'ya git dedi. Kendisi bir kaç arama yaptı ve beni Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yönlendirdi. Balgam testi, kan testi ve röntgen sonucunda 'Yayma pozitif akciğer tüberkülozu' tanısı konuldu. Yani hastalığı sadece taşımıyor bulaştırma ihtimalini de bulunduruyordum.


 

27 gün boyunca hastanede yattım. Süreyyapaşa'nın bu konuda tek ve en iyi sağlık kurumu olduğu söyleniyor. Öncelikle içerisi beklediğimden daha iyi durumdaydı. Tamam bal dök yala değil ama b.k de götürmüyor. Çok güzel bir manzarası ve hastane içinde küçük bir ormanı var. Etrafı zaten ağaçlar ve yeşillikle çevrili.

Yatış yaparken Covid testi yapılıyor ve eğer pozitif çıkarsa, saate bakmaksızın izolasyona alınıyorsunuz. Benim sonucum çok şükür negatif çıktı. Odalar iki kişilik ve benzer semptom gösteren hastaları yan yana koyuyorlar.


Ben 10. katta kaldım. 11. katta Covidli hastalar olduğu için hiç çıkmadım. Erkekler tuvaletinin içinde geniş ve herkesin kullanabileceği duşlar var. Çamaşır yıkamak isterseniz çamaşır makinesi de var. Verem hastalığının tedavisi en az altı ay. Bu süreçte hep hastanede olmak zorunda değilsiniz tabii. Ama aylardır hastanede yatan hastalarla tanıştım. Genellikle belli bir yaşın üstünde kişilerdi.

  

Ne yazık ki; benim kaldığım blokda nöbetçi doktor olmuyor. Ama nöbetçi hemşire var. Orada bulunduğum süre içinde çok acil bir durumla karşılaşmadım. Olursa C blokda acil doktoru var, onu çağırıyorlar. Ciddi bir müdahele gerektirmiyorsa telefonla hallediyorlar.

 


Doktorlar ve hemşireler nazik ve sevimliydi. Doktor günde bir kez sabahları vizite geliyor. Hastalığın seyri hakkında çok bilgi vermiyorlar. İyisin, kötüsün o kadar. İlaçların etkisinden mi bilmem, aşırı bir koku hassasiyeti oluştu. Kolonya, dezenfektan türü şeyler nefesim tıkıyordu. Hatta çamaşırlardaki deterjan kokusundan bile rahatsız oluyordum. Hastane yemekleri zaten kötü bir de üstüne bu koku hassasiyeti eklenince iyice bir şey yiyemez oldum.

 

Tüberküloz-Verem tanısı kesinleşir, kesinleşmez, Verem savaş derneğine haber veriyorlar. Temaslı olduğum herkes PPD testi yaptırdı. Çok şükür kimse de bir şey çıkmadı. Ama erkek kardeşim ve eşine yakın temaslı oldukları için koruyucu ilaç verdiler.

 

Ben hastaneden çıktıktan sonra İlçe sağlıktan da geldiler. Sorular sordular. İlaçları eczaneden alamıyorsunuz. Haftalık ya da aylık olarak Verem Savaş Dispanserleri veriyor. 

 

Süreci yakından takip ediyorlar. Ben 10 adet ilaç kullanıyorum. 'Doğrudan Gözetimli Tedavi' dedikleri bir yöntem uyguluyorlar. Geçmişte telefona özel bir uygulama indiriyormuşsunuz. Şu anda ilaçları içerken video çekip, verdikleri Whatsapp numarasına gönderiyorum.


Hastalıkta iyi beslenme ve moral çok önemli. Üzüntü ve stresten uzak durun. Sizden ve sağlığınızdan daha değerli hiç birşey yok. Tecrübeyle sabit :) Anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Allah şifa bekleyen herkese sağlık versin. Kimseyi de hastaneye düşürmesin.



Devamını Oku

Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Ara ki bulasın

© 2011 Kızsal Şeyler İşte, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena